Basın Açıklamaları
 

BASIN AÇIKLAMASI: YAŞAMA HAKKI ASLA GASP EDİLEMEZ!

BASIN AÇIKLAMASI: YAŞAMA HAKKI ASLA GASP EDİLEMEZ!

1 Eylül 2015

I. ve II. Dünya Savaşları sonrasında; uygarlıkların sonu olabilecek savaşları önlemek üzere, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmış; Halkların Barış Hakkı Bildirisi ile her devlet barış hakkını korumak ve bu hakkın uygulanmasını sağlamakla yükümlü kılınmıştır. Buna göre; bütün insanlar özgürdür, saygınlık ve haklar bakımından eşittir. Barış içinde yaşam, hürriyet ve güvenlik her bireyin hakkıdır.

Ancak ülkemizde olduğu gibi dünyada da etkin olan küreselleşme ve sermaye odaklı politikalar; Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Gazze ve dünyanın pek çok ülkesinde gerilim ve çatışmaya, milyonlarca sivilin ölümüne, sakat kalmasına, yaşam çevrelerini terk ederek göç etmelerine sebep olurken aynı zamanda insanlığın ortak değerleri olan kentlerin, tarihsel ve doğal mirasın geri dönülemez biçimde zarar görmesine neden olmaktadır.

Antik uygarlıkların kesişiminde yer alan, mimarlık ve sanatın kültürel ve tarihi zenginliklerin beşiği olan bölgemizde; giderek daha geniş bir alana yayılan çatışma ve yıkımın getirdiği şiddetin biran önce durdurularak toplumsal barışın sağlanması, doğa ve kültür değerlerinin korunması yaşamsal bir önem taşımaktadır.

Yaşam ve hürriyet hakkı; düşünce, ifade ve inanç özgürlükleri İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Anayasamız ile güvence altına alınmış olmasına rağmen; ülkemizde de temel insan hak ve özgürlükleri son yıllarda giderek kısıtlanmaktadır.

Ülke genelinde; kentlerimizde ve kırsal alanda yapılı ve doğal çevrede yaşanan tahribata, temel insan hak ve özgürlüklerine yapılan ilkel ve gerici müdahalelere direnen, demokratik taleplerini ortaya koyan yurttaşlara karşı güvenlik güçlerince şiddet uygulanmaktadır.

7 Haziran’da gerçekleştirilen 25.Dönem Milletvekili Genel Seçimleri sonrasında ise “çözüm süreci” yerine yürürlüğe konan savaş stratejileri nedeniyle pek çok güvenlik görevlisi ve sivil yurttaş hayatını kaybetmekte ve yaralanmaktadır. En temel insan haklarından olan barış içinde ve güvenli yaşam hakkının sağlanması için; bu vahşet ve şiddet politikalarının bir an önce sonlandırılması gerekmektedir. Hiçbir neden yaşama hakkının gasp edilmesine gerekçe olamaz. Mimarlar Odası olarak, gücün ve erkin sürdürülmesi için uygulanan şiddete olduğu kadar güç ve erk elde etmek üzere şiddet uygulanmasına da karşı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.

Sağlıklı ve güvenli bir çevrede, barış içinde yaşama hakkı, evrensel hukuk açısından en temel insan hakkıdır. Kültürel, sosyal ve coğrafi farklılıkların sürekliliği konusunda bütün mimarlar toplumsal sorumluluklar taşımaktadır. Bu kapsamda bütün yerleşmelerin fiziksel ortamını oluşturan yapı üretimi ve mekân tasarımı etkinliği olan mimarlığın, yalnızca “üretim süreci” ile sınırlı değil, aynı zamanda taşıdığı toplumsal sorumluluk nedeniyle evrensel değerleri bağlamında insancıl, yaşam hakkına saygılı ve barıştan yana olduğunu önemle vurgulamaktayız.

Yaşadığımız topraklarda yıllardır yaşanmakta olan kaos, şiddet ve çatışmalarla hiçe sayılan yaşam hakkının korunması; can kayıplarının sonlandırılması için bütün kesimlerin barıştan yana tavır alması insani ve tarihsel bir sorumluk gereğidir. Bu çerçevede barış girişimlerinin çok değerli olduğuna inanan meslek mensupları olarak her zaman “yaşamın ve barışın” yanında açık tavır aldığımızı ve almaya devam edeceğimizi belirtiyoruz.

1 Eylül Dünya Barış Günü çerçevesinde, Mimarlar Odası olarak, uluslararası kamuoyunu, savaşların durdurulması için harekete geçmeye, yetkilileri toplumsal birlikteliğin sürdürülmesi için çaba sarf etmeye çağırıyoruz.

Tüm yurttaşlarımızın ve meslektaşlarımızın “Dünya Barış Günü”nü kutluyor, her alanda savunma, yaşama ve yaşam değerlerine sahip çıkma çabalarımızı kararlı bir biçimde sürdüreceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.

Değerli kamuoyuna saygı ile duyurulur.

TMMOB Mimarlar Odası