| 
			MİMAR SİNAN’I SAYGI İLE ANIYORUZ
			
			 10   Nisan 2017 
			
			Büyük  Usta Mimar Sinan’ı ölümünün 429. yılında saygıyla anıyoruz. Balkanlar’dan  Yakındoğu’ya çok geniş bir coğrafyada Osmanlı kültür dünyasının en özgün  mimarisini yaratan Usta, bir yandan evrensel bir tasarım dili geliştirirken bir  yandan da yere özgü biçimleniş kaygısıyla mimarlığın öznelliğini ortaya  koymuştur. Süleymaniye ve Selimiye Külliyeleri ile UNESCO Dünya Mirası  Listesi’nde yer alan Sinan’ın mimarlığı, günümüzde tüm Dünya tarafından “üstün  evrensel değer” olarak tanınmaktadır. 
Mimar  Sinan uzun askerlik hizmeti döneminde çok farklı coğrafyalarda bulunmuş, farklı  kültürler tanımış, Anadolu’nun, Balkanlar’ın ve üç imparatorluğun başkenti  İstanbul’un mimarlığını özümsemiştir. Bu büyük içselleştirmenin sağladığı görgü,  taklit edilemez bir biçimleniş duyarlılığı ortaya koymuştur. Sinan,  geliştirdiği tasarım yaklaşımı ile sonraki yüzyılların mimarlığını da  belirleyen bir önder olmuş ve denebilir ki tek başına 600 yıllık Osmanlı  İmparatorluğu’nun yapılı çevre kültürünün simgesi olmuştur. 
Ancak,  kuşkusuz Sinan sonrası yalnızca Büyük Usta’ya öykünen, onun sınırları içinde  kendine bir yol bulmaya çalışan Osmanlı mimarlığı ülkenin yapılı çevre  kültürünü modern çağa taşıyamamıştır. Günümüzde halen ısrarla çağın ruhunu hiç  anlamadan tekrar tekrar üretilen Sinan taklidi cami mimarlığı, ne yazık ki bir  toplumsal söylenceye indirgenmiş uzak geçmişin anılarını diriltmeye çalışan  hayalet görüntüsünden öteye gidememektedir. Oysa ki çağdaş yaşam çağdaş  mimarlığı da gerektirir. 
Çağdaş  yaşam, “eşit ve özgür yurttaş” kavramı ile yalnızca hukuksal çerçeveyi  tanımlamaz, mimarlığı ve kent kültürünü de belirler. Modern Dünya’da mimarlık  bir yandan bireyin özgür kimliğini bir yandan da toplumun kamusal duyarlılığını  gözetir. Bu bakış açısı yerelde farklı tasarım dilleri geliştirse de, küresel  ölçekte egemen unsur Modern kültürdür. Nitekim Türkiye Cumhuriyetini  kurulduktan sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde çağdaş yaşam kültürünün  gelişmesi için mimarlığa özel bir önem verilmiştir. Başta başkent Ankara olmak  üzere ülkenin her yerinde çağın ruhuna uygun yeni yapılar inşa edilmeye  başlanmıştır. Sergi Evi, İller Bankası, Bakanlıklar, Liseler, Atatürk Orman  Çiftliği yapıları yalnızca Modern yapılar değildir, aynı zamanda çağı yakalamaya  çalışan bir toplumun kendini ispatıdır. Ankara’nın, Adana’nın, İstanbul’un ve  daha pek çok kentin planlanması, Modern kamusal yapılarla ve Modern konut mahalleleriyle  bezenmesi, fabrikalar ve onlarla bütünleşik işçi-memur lojman yerleşimlerinin  kurulması, eşit ve özgür bireyi temel alan ve toplumun iradesini yönetici güç  olarak tanımlayan yeni rejimin yeni mimarlığıdır. Bu süreçte Batılı mimarlar  kadar yeni yetişen Türk mimarları da etkin görev almışlardır. 
Günümüzde  başkent Ankara’nın birçok değerli Cumhuriyet dönemi yapısının yıkılmış olması  ve birçoğunun yıkım tehdidi altına bulunması düşündürücüdür. Uzun yıllardır  mimarlık tarihçileri bu yapılarla ilgili pek çok araştırma yaparak, Türkiye ve  Dünya ölçeğinde bu mimarlığın değerini ortaya koymuş ve bunları kültür mirası  olarak tanımlamışken ardı ardına yıkımların yaşanması salt kentsel rant kaygısı  ile açıklanamaz. Başta İller Bankası ve AKM olmak üzere Cumhuriyet’in simge  binalarının yıkım tartışması aynı zamanda bir çağdaşlık tartışmasıdır da. Nasıl  ki Mimar Sinan’ın eserleri görkemli bir imparatorluğun mimarlığını  simgeliyorsa, Cumhuriyet yapıları da 20. yüzyılda büyük bir savaşla  bağımsızlığını kazanmış bir ulusun kültürünü simgeler. 
Büyük  Usta Mimar Sinan’ı, kültürümüze ve uygarlık tarihine yapmış olduğu katkıları  nedeniyle saygıyla anarken, 94. yılına ulaşan Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde  çok önemli yeri olan Modern mimarlık mirasımızın hak ettiği saygıyı görmesini  diliyor, başta karar vericiler olmak üzere herkesi Cumhuriyet’e ve onun  mimarlık değerlerine sahip çıkmaya davet  ediyoruz. 
TMMOB Mimarlar Odası 
			
			
			
			
			
			
			
		 |