13 Ağustos 2004
Demiryolu kazalarının “kaza” olmadığı artık ortada!
Türkiye demiryolu tarihinin en büyük mal ve can kayıpları olan kazaların ardı ardına gerçekleştiği bir dönemi yaşıyoruz; Pamukova faciasi, Ege Bölgesindeki kazalar, raydan çıkan yük trenleri ve ardından Tavşancıl’da iki yolcu treninin çarpışması. Bu olayların arda arda gelmesi, bunların birer “kaza”, Ulaştırma Bakanının dediği gibi “üst üste gelen kötü şeyler”, ya da denildiği gibi “kem gözlerin” nazarı” olmadığını gösteriyor.
Son yıllarda giderek hızlanan demiryollarındaki olumsuz gelişmeler, bu iktidar döneminde iyice gün ışığına çıkarak kaçınılmaz kötü sonuçlarını ortaya koymaya başladı.
Asırlık geleneğe ve deneyime sahip demiryollarına son yıllarda gerekli uzmanlık, bilgi ve liyakata sahip olmayan yöneticilerin atanması, deneyimli kadroların etkin görevlerden alınması ve emekliliğe zorlanması, ellili yıllardan bu yana geliştirilmeyen altyapı ile çöküşü hızlandırılan işletmecilik, demiryollarının geleceğini karartmak için kapatılan demiryolu meslek okulları gibi bilinçli uygulamalar ülkemiz demiryollarını adım adım karanlığa götürüyor.
Bilim adamlarının uyarılarını dikkate almadan, “cahil cesareti” ile uygulanmaya çalışılan gösteriş projeleri, demiryollarının en iyi alt ve üstyapısına sahip yol kesimlerinde şimdiye kadar benzeri görülmemiş facialara yol açıyor. Tüm dünyada en güvenli ulaşım biçimi olan demiryolları, kazalarda ve ölümlerde ülkemizde karayolları ile yarıştırılıyor. Demiryolları, karayollarındaki “trafik canavarı”nın kardeşi haline getiriliyor.
Artık demiryolları üzerinde oynanan oyunlara bir son verilmelidir.
Parti, tarikat ve belediye ilişkililerine dayanan yönetim kadrolarının sadece İstanbul’da durakları yenilemeleri ile kazandıkları deneyimlerin, bu ülkenin demiryollarını yönetmeye yetmeyeceğini hükümet anlamalıdır. Demiryollarındaki bilgi, teknoloji ve kuralların, bilgisiz yetkililerin verdikleri emirlerden daha üstün olamayacağı anlaşılmalıdır. Ayağı yere basmayan projelerin sadece “emirlerle” ve üstünkörü önlemlerle gerçekleştirilemeyeceği görülmelidir.
Bir yandan demiryollarında hayali kalkınma projelerini başlattıklarını ilan ederken, diğer yandan da karayollarında “çağın projesi” olarak ülkenin kaynaklarını boşa savurdukları “duble yol” projelerinin mevcut durumları yönetimin bu konudaki bilgi, becerileri ve yaklaşımlarını da açıkça ortaya koymaktadır.
Bilim ve tekniği dikkate almadan apar topar oluşturulan gösteriş projelerinin trenci şapkaları ile hizmete açılarak ülkemizin çarpık ulaşım yapısının düzeltilemeyeceği ortadadır. Türkiye ulaşım sisteminin, dünyadaki gelişmeleri yakalayabilmesi, giderek açılan aradaki mesafenin yakalanabilmesi için çağdaş bilime ve teknolojiye uygun, gösterişe değil, gerçeklere odaklanan bir ulusal ulaşım ana planı ile uzun soluklu bir seferberlikle çalışmalara başlanması gereklidir. Ulaşım Ana Planı ise, planlama tekniğinin gerektirdiği sürede ve yöntemde, gerekli kaynaklar ve uzmanlar kullanılarak hazırlanmalı, şu anda yapılmaya çalışıldığı gibi hükümetin aklındaki projelerin akademisyenlere onaylattırıldığı bir doküman olmamalıdır.
Karayollarında her yıl yaşanan kazalar ve maliyetlerin verdiği olumsuz sinyallerin artık demiryollarına da yansıdığı, ülke ulaşım sisteminin giderek bir kaosa sürüklendiği görülerek bu gidişe bir dur denmesi gerekmektedir. Önümüzdeki dönemde daha da hızlanarak artacak petrol fiyatlarının, ülkemiz insanına ayrılması gereken kaynaklarımızın dışarıya aktarmasını önleyecek bir ulaşım sistemi en kısa sürede oluşturulmalıdır.
MİMARLAR ODASI
Bu icerik 1139 defa görüntülenmiştir.
|