24 Mayıs 2007
TERÖRÜN GELECEĞİMİZİ KARARTMASINA İZİN VERMEYELİM!
GELECEĞİMİZİN GÜVENCESİ CUMHURİYET DEĞERLERİYLE DEMOKRATİK DEĞERLERİN
BULUŞMASINDAN GEÇECEKTİR!
BASIN AÇIKLAMASI
24 Mayıs 2007
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile birlikte açığa çıkan siyasal krizin ülkemizi erken genel seçim sürecine yönlendirdiği bilinmektedir. Genel seçim sürecinin sağlıklı bir şekilde yaşanması, halkın özgürce ve güven ortamı içinde sandık başına giderek tercihini yapması siyasi krizin aşılmasında önemli bir etken olacaktır. Bu süreçte ortamın bulanıklaştırılmasından medet umanların terörü tırmandırmaya çalıştıkları gözlenmektedir. Toplum olarak artan terör olaylarıyla yeni bir aşamaya gelen gelişmelerden huzursuzuz. Güneydoğu’dan her gün gelen çatışma haberleri yürekleri yakmaktadır, İzmir-Bornova’da ve Ankara-Ulus’ta gerçekleştirilen bombalı eylemler terörün büyük kentlerde yeni bir aşamaya geçtiğini göstermektedir. Bizler, bu ülkenin demokrasiden, barıştan yana aydın insanları olarak her türlü terörü lanetliyoruz. Terörün gücüne de gücün terörüne de boyun eğilmemesi, terörün geleceğimizi karartmaması gerektiğini önemle hatırlatıyor ve ilgili tüm kesimleri demokratik duyarlılığı artırmaya davet ediyoruz.
Ülkemizin geleceğine ilişkin yoğun siyasi tartışmaların yaşandığı bu dönemi, yalnızca sıradan bir erken genel seçim süreci olarak algılayamayız. Bu dönem aynı zamanda 12 Eylül’ün toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik oluşturduğu siyasal zeminin de sorgulanmasını gerektiriyor. 1980’lerde küresel kapitalizmin dayattığı neo-liberal politikalarının ülkemiz insanına kabul ettirilmesini amaçlayan bu müdahalenin yarattığı ekonomik-toplumsal-kültürel ve siyasi ortamın, gerek devlet yapılanması ve sosyal devletten uzaklaşılması, gerekse muhalefete izin vermeyen seçim sistem ve mekanizmalarıyla bugünkü siyasal krizin asıl sorumlusu olduğunun altının çizilmesi gerekiyor. Son 27 yıldır yaşadığımız hukuksal süreç, aynı zamanda oluşturduğu siyasal yapılanmalar ve iktidarlarla, bütün değerlerimizin yıpratıldığı, ülkemiz insanının gururunun incitildiği bir süreçtir de aynı zamanda. İşte bu anlamda içinde bulunduğumuz krizden kalıcı biçimde çıkmak için, özgürlükçü, çoğulcu, barışçı, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti anlayışı ortak paydasında, hukukun evrensel ilkeleri ve değerleri ile örülmüş yeni bir anayasaya kavuşmamız gerekmektedir.
Seçim barajları kaldırılarak toplumun bütün kesimlerinin siyasal temsiline olanak tanıyan bir seçim yasası benimsenmedikçe, her koşulda “dokunulmazlık” zırhıyla donanmış halkından kopuk ayrıcalıklı temsiliyetler devam ettiği sürece krizleri tekrar tekrar yaşamamız kaçınılmaz olacaktır. Temsili demokrasinin katılımcı demokrasiye evrilmesi, katılımcılığın teşvik edilmesi, seçenlerin seçilenleri izlemesi, denetlemesi ve uyarmasını olanaklı kılacak mekanizmaların oluşturulmasının, demokrasinin sağlıklı bir işlerliğe kavuşması için gerekli olduğunu bilmemiz gerekiyor.
Bugünler, aynı zamanda bu anlamda yıllardır küresel güçlerce yönlendirilmiş politikalarla sindirilmiş bir toplumun kendi değerlerine sahip çıkma arayışında olduğu ve demokrasi güçlerinin isteklerini daha güçlü dile getirdiği, seslerini yükselttikleri, ülkenin yönetimine talip olanların da bu çağrıları dikkate aldıkları günler olarak da önem kazanıyor. Yaşanılan mitingler sürecinde kitlelerin taleplerinin bu bağlamda, yıllardır yaşadığımız 12 Eylül cenderesini sorgulamaya yöneleceğini umuyor ve diliyoruz.
Mimarlar Odası, kuruluşundan itibaren kamu ve toplum yararına sorumluluğunu yerine getirmeye, yön göstermeye çalışan bir toplumsal kuruluş olarak, içinde bulunduğumuz kriz ortamında terörün artmasından endişe duymaktadır. Yerel değerlerle evrensel değerleri birlikte taşıyan bir mesleğin örgütü olarak Mimarlar Odası, tüm yaşamsal ve kültürel kaynaklarımızın geleceğinin Cumhuriyet değerleriyle demokratik değerlerin buluşmasından geçtiğini belirtmekte, tüm ilgili kesimleri Cumhuriyet ve demokrasi değerlerine sahip çıkmaya çağırmaktadır.
Bu icerik 1109 defa görüntülenmiştir.
|