ERNST A. EGLI

Biyografi

“Bu ülkeyi, yörelerini, insanlarını ve dilini, ananelerini sevdim. Ayrıca, hayatımın zenginleşmesi, yenilenme ve yeni bir eğitim sürecinde yer almaktan mutlu oldum. Ülkede kazandığım şöhretten, içtenlikle kabul görmekten de mutluluk duydum. Ancak bütün bunlara rağmen, bu ülkede ikinci sırada olmaya hazır değildim. Esasen, bunu bana hatırlatan, sonunda ve sonuna kadar ‘buraya ait olmadığımı’ hatırlatan çok şey vardı.”*

Ernst A. Egli

* Alpagut, Leyla, 2012, Cumhuriyetin Mimarı Ernst Arnold Egli,
Türkiye Yılları, Anılar ve Ankara için Yapılar, Boyut Yayınları, İstanbul, s.56.

1893 tarihinde İsviçreli bir babanın ve Çekoslovak bir annenin çocuğu olarak Viyana’da doğan Ernst A. Egli, özellikle Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Türkiye’nin hem eğitim hem de mimarlık alanına verdiği katkılarla öne çıkmış ve bu döneme çoğunluğu eğitim yapılarından oluşan mimarlık üretimi ile damgasını vurmuştur. Türkiye’de geçirdiği zamanlara ait tuttuğu günlüklerden ülkenin içinde bulunduğu ve çağdaşlaşma projesiyle örtüşen mimarlık ortamının yanı sıra sosyal ve politik ikliminin de izlerini sürmek mümkündür. Kariyerinin en verimli dönemini Türkiye’de kaldığı 13 yıl içinde veren Egli’nin, Türkiye ile olan ilişkisinin kurulmasını sağlayan kişi ise Viyana Teknik Okulu’nda beraber çalıştığı ve asistanlığını yaptığı Clemens Holzmeister’dir. Türkiye öncesindeki dönemde, 1919 yılında Viyana Teknik Okulu’ndan mezun olduktan sonra çeşitli mimarların yanında çalışan Egli, 1920-24 yılları arasında “Neue Gesellschaft” (Yeni Toplum) konut kooperatifinin teknik yöneticisi olarak kolay temin edilebilir malzeme ile ucuz konut inşa etme tekniklerine verdiği önemi, bu dönem aldığı az sayıdaki mimarlık uygulamasına yansıtmaya çalışır.

1924 yılında “Protestan Kilise Yapımı Eleştirisi” konulu doktora tezini tamamlayarak Viyana Sanat Akademisi’nde Clemens Holzmeister’in asistanı olarak çalışmaya başlar ve Holzmeister’in birincilik aldığı Nürnberg’deki kilise projesi ve Cenevre’deki Völkerbundespalast projesinde ona yardım eder. 1925 yılında ikincilik ödülü aldığı Belgrad’daki Topschiede Şehir Parkı için açılan uluslararası yarışmanın ve Esseg’in genişletilmesi projelerinin üzerinde kişisel çalışmalarını kendi ofisinde eş zamanlı olarak sürdürür. 1927 yılı ise Egli’nin yaşamında önemli bir dönüm noktasıdır. Sadece Türkiye’de değil dünyada da önemli dönüşümlerin yaşandığı bir dönemde Egli, hem Sanayi Nefise Mektebi’nin eğitim programını geliştirerek derslere katkıda bulunmak, hem de Cumhuriyetin çağdaş bireylerinin yetişeceği modern eğitim binalarının tasarımının gerçekleştirileceği Maarif Vekaleti’nde (Milli Eğitim Bakanlığı) baş mimarlık görevine atanmak üzere Holzmeister’in önerisi ile Türkiye’ye davet edilir.

Egli, Türkiye’ye adım attığı günden itibaren kendini Cumhuriyetin ruhuna uygun modern yapıların yapılması heyecanıyla yürüyen yoğun inşaat temposunun tam ortasında bulur. Hatta Atatürk ile ilk tanışması ve Mimar Kemalettin’in üzerinde çalışmakta olduğu Gazi İlk Muallim Mektebi (Gazi Eğitim Enstitüsü) binası üzerinden gelişen tartışmalar da Egli’nin ülkenin mimarlık ortamına hızlı bir giriş yapmasına aracı olur. Egli’nin Türkiye anılarında, Atatürk’ün mimarı olarak çalıştığı yıllarda imza attığı Gazi Orman Çiftliği düzenleme projesi kapsamında Bira Fabrikası ve Ülkü Evi sürecinde Atatürk ile olan yakın ilişkileri oldukça önemli yer tutar. Bu ilişkisine ek olarak Maarif Vekaleti baş mimarı olarak başta Ankara ve İstanbul olmak üzere çok sayıda eğitim projesi gerçekleştirir. Maarif Vekaleti’nde çalışmalarının yoğunluğu nedeniyle Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki görevine ancak 1930 yılında başlar ve bürosunu İstanbul’a taşır. Atatürk’ün kendisini mimar yetiştiren modern bir okul kurması konusunda cesaretlendirmesi ile Egli, Güzel Sanatlar Akademisi eğitim programına öneriler geliştirerek eğitimi Viyana Teknik Yüksekokulu örneğine göre yeniden düzenleyecek öneriler getirir. 1936 yılında kişisel nedenlerle her iki kurumdaki görevinden de istifade eden Egli, 1940 yılında anavatanı İsviçre’ye dönene kadar Türk Hava Kurumu baş mimarı olarak görev yapar.

1940’lı yıllarda İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle 13 yıl sonra İsviçre’ye geri döner. 1941 yılında Balıkesir şehir planını düzenlemek için yeniden Türkiye’ye gelse de ülkede kalışı uzun süreli olmaz. Ancak Egli’nin İsviçre’de geçirdiği bu dönemde de Türkiye ile ilişkisini tam olarak sonlandırmadığı görülür. Aralarında Denizli’nin Tavas ilçesi için plan çalışmaları ve 1942'de Samsun kent planı yarışması için önerdiği şehir planlama çalışmalarının da olduğu çoğu kent plan çalışmaları bu döneme aittir. Aynı dönem Zürih Teknik Okulu’nda Avrupa dışındaki kentlerin yapıları üzerine ders vermeye başlar. 1947 yılında Lübnan Hükümeti’nin Beyrut Şehircilik Dairesi yöneticiliğini teklifi üzerine İsviçre’deki görevine ara vererek Beyrut’a gider. 51 yılına kadar burada çalıştıktan sonra 1953 yılında Birleşmiş Milletler adına Siyasal Bilgiler Okulu bünyesinde açılan Şehircilik Enstitüsü’nde ders vermek üzere tekrar Türkiye’ye gelir. Bu sefer Egli’nin zamanının çoğu Anadolu’da görevli olarak katıldığı uzun seyahatlerle geçer. Bu seyahatlerde tuttuğu detaylı gezi notları ve fotoğraflar ile değerli bir arşiv oluşturur. Bir diğer yandan da Mevlana Rubaileri’ni çevirisi ve hazırladığı Mimar Sinan kitabı üzerine çalışmalarını sürdürür. Türkiye’deki politik ve sosyal dönüşümü bizzat yaşadıktan ve gözlemlerine anılarında detaylıca yer verdikten sonra, 1955 yılında, yeniden İsviçre’ye döner. Burada Zürih Teknik Okulu’nda görevini sürdürür ve 1969 yılında Viyana Teknik Üniversitesi’nden "onursal doktora" unvanını alarak aynı yıl iki ciltten oluşan “Ülkem ve Yabancı Ülkelerde Geçmişteki Hizmetlerim-Hatırat” adlı kitabını yayımlar. 20 Ekim 1974 yılında Zürih’te yaşamını yitirir.