MACUNAĞASI İZZET EFENDİ KONAĞI RESTORASYONU, Safranbolu-Karabük

KÜNYE

MİMAR

İBRAHİM CANBULAT

İŞVEREN

GÜL CANBULAT VE İBRAHİM CANBULAT

DANIŞMAN

ALİ ÇETİN İDİL

RÖLÖVE

MEHMET TAHSİN CANBULAT

KALEM İŞLERİ KORUMA

ALİ ÇETİN İDİL VE GÜL CANBULAT

İÇ MEKAN TASARIMI

GÜL CANBULAT

TUS

BİRSEN TUFAN

TESİSAT

SEDAT KARAOĞLU

ELEKTRİK

YILMAZ ERSÖZ

PROJE TARİHİ

1995

YAPIM TARİHİ

2004

Genel Bilgi

Macunağası İzzet Efendi Konağı, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Safranbolu'da bulunuyor. Binadaki kalem işi rozette “1266” (Hicri) tarihi okunuyor. Bu nedenle binanın en az 155 yıllık olduğunu; yapıda bulunan devşirilmiş ahşap elemanlar ve taşlardaki yanık izlerinden ise binanın çok daha eski olduğunu tahmin ediyoruz. Macun Ailesinin 1970'li yıllarda sattığı bina bir kaç kez el değiştirmiş ve zamanın tahribatı yanında hoyratça insan tahribatına da nesne olmuştu. Anıtlar Kurulunca uygun görülen restorasyon projesinin uygulanması aralıklarla yaklaşık 10 yıla yayıldı. Bina bugün proje ve uygulamayı gerçekleştiren mimarın ailesi tarafından konut olarak kullanılıyor.

Tarihçe

Macunlar Ailesinin her Safranbolulunun olduğu gibi bir de Bağlar Mevki'nde yazlık evi bulunmaktadır. Bu nedenle konumuz olan evin adı kaynaklarda “Şehir Evi” olarak geçmektedir.

Evin tarihini araştırırken Macunlar Ailesinin yaşayan en yaşlı üyeleriyle görüştük. Kendileri Macunlar Ailesinin katırcılıkla geçindiklerini belirttiler. Yazılı kaynaklar gerçekten de Safranbolu'da taşımacılığın önemli bir ekonomik işlev olduğunu ve İç Anadolu (Gerede) – Kara Deniz (İnebolu, Sinop, Bartın Limanları) aksında Safranbolulu taşımacıların etkin olduğunu belirtiyor. Yine de Macunağası lakabı bize geçmişte Safranbolu'da kuvvet macunu üretiminin yapıldığını bu bağlamda Osmanlı Sarayında önemli güç kazanmış Hüseyin Efendi'yi (Cinci Hoca) hatırlatıyor. Ailenin 19. Yüzyılda macunculukla önemli ekonomik güç ve incelmiş bir beğeni kazanmış olabileceğini varsayabiliriz.

Macuağası İzzet Efendi Evinin kalem işlerinde bir rozet içinde 1266 (Hicri) tarihini görüyoruz. Bu 1849-50 miladi tarihe denk düşmektedir. Aynı tarih bir başka noktadaki el yazısında da yeralıyor. Bu tarihin kalem işlerinin yapıldığı tarih olduğunu varsaymak yanlış olmaz. Macunağası İzzet Efendinin Safranbolu'da bulunan İzzet Paşa (yalnızca isim benzerliği) Camisinin restorasyonunda önemli katkıları olduğunu ve kalem işlerini yapan ustaya evini açtığını buna karşılık olarak da ustanın evi bezediği söylencelerde yer alıyor. Bu varsayıma göre ev daha önceki bir tarihte yapılmıştır, kalem işleri daha sonra eklenmiştir.

Restorasyon öncesi yapının analizleri sırasında önemli bir yangının izlerini bulduk. Taşduvarlardaki zarlar (ahşap hatıl) yangının izlerini açıkça göstermektedir. Taş duvarlarda ayrıca ısının yarattığı renk değişikliği de görülmektedir. Yapıda yangından arda kalan önemli bir miktarda ahşap eleman lento ve görülmeyen yerlerdeki kirişlerde devşililerek kullanılmıştır. Gerçekten de yazılı kaynaklar 18. Yüzyılın ortalarında evin bulunduğu semtte önemli bir yangından söz etmektedir. Bütün bu nedenlerle evin yanan evin beden duvarları üzerine yapıldığını biliyoruz.

Plan Şeması ve Bulgular

Ev, küçük ölçekli olmakla birlikte çok yalın ancak işlevsel bir plan şemasına dayanmaktadır. Safranbolulu aileler doğum kontrolu yapmakta ve genellikle 2 çocuk sahibi olmaktadırlar. Bu nedenle evin küçük ölçekli olması çok doğaldır. Eve bir bahçeden ulaşılmakta 2 kat yüksekliğindeki bir hayata varılmaktadır. Özgün haliyle hayatın gilisten denilen ahşap parmaklıklarla çevrili olduğunu biliyoruz. Girişin hemen karşısında bir ahır bulunmaktadır. Ahırın girişe göre sağ yanında hazine de denilen çapraz tonozlu, kalın duvarlı ve saç kaplı kapısı bulunan ambar yeralmaktadır. Merdivenlerle çıkılan ara katta bir sergen vardır. Sergenin arkasında bir kiler, doğusunda ise ekmek evi (başka bir söyleyişle aş evi) bulunmaktadır. Üst katta tipik karnıyarık plan şemasına göre yerleştirilmiş 4 oda, sandık odası ve eyvan bulunmaktadır. Sofanın batı ucunda yüksek sofa bulunmaktadır. Odaların güney doğuda bulunanı tipik bir selamlık olarak yapılmış ve bezenmiştir. Güney batıda bulunan odanın ise ahşap işçiliği ve kalem işlerinden ebeveyn yatak odası (harem) olduğunu anlıyoruz. Haremle selamlık arasında bir sandık odası bulunmaktadır. Islak mekanlara sofadan kuzeye uzanan bir koridorla ulaşılmaktadır. Yapı elimize geçtiğinde ıslak hacimler tümüyle yıkılmış olduğundan planları hakkında doğru bilgilere sahip değiliz. Elimizde yalnızca 130 cmlik bir çıkmanın bulunduğunu kanıtlayan bir kiriş parçası vardı.

Macunağası İzzet Efendi Evi, önce Canbulat kardeşler ve eşleri tarafından satın alındı. Röleve, restitüsyon ve restorasyon projeleri tamamlandı, 1995 yılında restorasyon izni alındı ve restorasyon başladı. Ancak daha sonra ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle diğer hissedarların payları Gül ve İbrahim Canbulat tarafından satın alındı uzun bir süre ara verilen restorasyon çalışmalarına 1999 yılında yeniden başlandı. Daha sonra evin kuzey ve doğusunda bulunan bir başka parsel satın alındı ve bahçe olarak düzenlendi. Ayrıca evin doğusunda bulunan samanlık ise yakın zamanda satın alındı ve ev ofis olarak düzenlendi. Bu eklemelerle yapı toplam 900 m2'lik bir açık alana oturan toplam 350 m2'lik bir kapalı alanlı 2 yapıdan oluşmaktadır. Bütün bu süreç elde olmayan nedenlerle hemen hemen 10 yıla yayıldı.

Macun Ailesi ile görüşmelerimizde evi 60'lı yıllarda sattıklarını ancak satın aldığımız 1994 yılına kadar epeyce el değiştirdiğini öğrendik. Satınaldığımız 3 kardeş izinsiz olarak yapı üzerinde önemli değişiklik ve tamirat yapmışlardı. Üç aile için evde 3 ayrı apartman oluşturulmuş; bu nedenle 2 katlı hayat yatayda ve düşeyde bölünmüş ve dışa kapatılmıştı. Yapı elimize geçtiğinde, zamanın tahribatı yanında önemli bir de insan tahribatı da söz konusuydu. Özellikle hayat ve ara kat yapılan ekleme ve yıkmalardan dolayı okunamaz durumdaydı. Yapının özgün planını ancak Macun Ailesi ile görüşerek oluşturabildik. Bu arada içerde bulunan kalem işlerinin baş oda sergen üstü dışında tamamı çeşitli kereler boyanmış ve tahrip olmuş durumdaydı.

Restorasyon Süreci

Yapıdan önemli miktarda beton ve kargir ekleme çıkarıldı ve uzaklaştırıldı. Restorasyonda yalnızca iş göremez duruma gelmiş yapı elemanlarının değiştirileceği bir genel kural olarak benimsendi. Bu nedenle yapıdaki kerpiç de dahil olmak üzere büyük bir oranda özgün yapı elemanı bakımı yapılarak muhafaza edildi. Belki de Safranbolu'daki son doğru basarna işlemi yapılarak en çok tahrip görmüş bulunan, hayatı çevreleyen kolonlarla bahna (taş altlık) arasındaki ahşap yastık ve boyunduruklar değiştirildi. Gerektiğinde özgün yapıda kullanılan bölgenin sarı çamı orman işletmesinin de yardımıyla kesildi, boyutlandırıldı ve geleneksel yapı süreçlerine bağlı kalınarak yerli ustalar tarafından çatıldı. Termit tahribatına uğramış bulunan ahşaplar temizlendi, onarıldı ve koruyucu kimyasallarla emprenye edildi. Yalnızca, micro atmosferi nedeniyle en çok tahribat görmüş bulunan ahır tavanı yeniden yapıldı. Kerpiçin kullanılamaz duruma geldiği yerlerde gaz beton bloklar kullanıldı. Yapının boş kaldığı dönemlerde gömü arama amacıyla bacalar tahrip edilmiş. Ayrıca dönemin ustalarının yeteri kadar payanda kullanmadığını ve yapıda yatay yükleri bacalara taşıttıklarını biliyoruz. Bu nedenlerle bacaların büyük bir kımı ayakta duramaz durumdaydı ve harman tuğlası ile yeniden yapılmaları gerekti. Kiremit altına su yalıtım katı koyuldu, çatı arasında cam yünü ile ısı yalıtımı yapıldı. En önemli konularda biri ise malzeme laboratuarında analizi yaptırılan özgün perdahın yeniden yapılmasıydı. Yalnızca özgün perdahta bulunan yapağı, kendir kıyığı ile değiştirildi. Çamur harçlı taş duvarların konsolidasyonu ciddi bir derzleme ile sağlandı. Ahır batı duvarı zemin seviyesi altında kaldığı için dıştan açılarak su yalıtımı yapıldı. Katlar arasında bulunan bulgurlamanın (çamur dolgu) kaybedildiği yerlerde yerine göre perlit dolgu ya da cam yünü kullanıldı.

Yeni işlev

Macunağası İzzet Efendi Evine önce tarafımızdan Gülnur Konak adı yakıştırıldı. Daha sonra bunun saygısızlık olacağı düşünülerek vaz geçildi. Restorasyon projesi çizimleri üzerinde görülen “Gülnur Konak” ifadesi bu şekilde anlaşılmalıdır. Özgün yapıya hiç bir yeni ekleme yapılmamıştır, yalnızca yeni işlevlerinin gerektirdiği sıhhileştirme ve çağdaş donanın getirilmiş bulunbmaktadır. Hayatın 2 kat yüksekliği yapının en önemli mekansal özelliklerinden biridir ve bahçeyle birlikteliği göz ardı edilemezdi. Bu nedenle yapılan eklemeler sonrasında gilisten yeniden kaplanmadı.

Ahır bugün büyük ekranda görse-işitsel veri izleme olanağıda bulunan bir oturma – misafir odası olarak kullanılmaktadır. Dışarıya açılan kapıya bir camekan takılmamış, çözüm xcamilerde kullanılan geleneksel perde ile sağlanmıştır. Ambar, amerikan bar olarak tefriş edilmiştir. Sergen yemek odası olarak planlanmış bulunmaktadır. Daha önce açık olduğu bilinen sergen giyotin pencerelerle dış etkilere kapatılmıştır. Kiler ise çağdaş bir mutfak olarak donatılmıştır. Ekmek evi olduğu gibi saklanmıştır, bugün bir oturma odası kışın ised yatak odası olarak kullanılmaktdır. Ekmek evinde bulunan ve bulaşık yıkamak için kullanılan bölüm ise banyo tuvalet gurubu olarak düzenlenmiş bulunmaktadır. Üst katta bulunan bütün yatak odalarının işlevleri aynen korunmuştur. Sedirler yerlerinde burakılmış, önlerine eklenen kaldırılabilir bazalarla birlikte yataklara altlık olmaktadırlar. Yalnızca selamlığın yapıdaki hakim durumunu pekiştirecek ağır bir dekorasyon getirilmiştir. Yapıda sonradan giren işlevlerin zorunlu kıldıkları dışında hiç bir mobilya kullanılmamış ve yapının her zaman kendisinin öne çıkması sağlanmıştır. Yapıda kullanılan mobilyalar ya dönemden kalan antikalar ya da çağdaş ürünlerdir. Bu durum önce bir karmaşa yaratıyor gözükse de yeni gelen işlevlerin çağdaş ürünlerle sağlanması bir ilkelilik olarak anlaşılmalıdır. Yapıda ve mobiyalarda gereksiz bir öykünme ve gerek üslub gerekse malzeme için hiç bir eskitme yapılmamıştır. Bir aile evi olması nedeniyle odalara yeni banyo - tuvalet guruplarının sokulmasından kaçınılmıştır. Üst katta yalnızca bir tuvalet ve bir abartılmamış duş yeri bulunmaktadır.

Kalem İşleri

Yukarıda yapının içinde kalem işlerinin varlığının daha sonra anlaşıldığını belirtmiştik. Kalem işlerinin korunmasında Ali Çetin İdil ve ona yardımcı olan eşim Gül Canbulat'ın çok yoğun emeği söz konusudur. Yapılan laboratuvar analizlerinden, kalem işlerinin perdahın ıslak olduğu sırada yapıldığını ve bu nedenle fresko olduğunu biliyoruz. Yalnızca kalem işlerinin ortaya çıkarılması 2 yılı aşmıştır. Dış cephede bulunan kalem işlerinin yerinde tamir edilebilen bölümleri iskele üstünde restore edilmiş, altında bulunan çamur sıvadan ayrılmış bulunanlar ise tülbent bağlayıcı ile pekiştirildikten sonra tabla üzerine alınmış, restore edilmiş ve yerlerine konmuştur. Anıtlar Kurulunun direktifi yönünde hiç bir kalem işi yeniden renklendirilmemiş ve tamamlanmamıştır. Dış cephede bulunan rozetlerdeki eski yazılar harf devrimi sonrasında kireç badana ile kapatıldığı anlaşılmaktadır. Önce bunların çıkarılması düşünülmüş, daha sonra ise gerek zorluğu gerekse bu müdehalenin de bir dönemi ifade ettiği göz önünde bulundurularak bundan vaz geçilmiştir. İçerde bulunan kalem işlerinin en önemli sorunu üzerlerinde bulunan 4-5 kat boyanın çıkarılması olmuştur. Farklı dönemlerden kalan boyalar kireçten, sentetik boyalara çok farklı kimyasal ve fiziksel özelliklerdedir. Bu nedenle kimyasal çözücülker hiç bir şekilde yardımcı olamamıştır. Yapılan denemeler sonucunda mekanik yöntemin seçeneksizliği kabul edilmiş ve sonrasında 2 yıla yayılan işlem başlamıştır. İçerde bulunan kalem işleri de dışarıdakilerde olduğu gibi yerine göre çıkarılarak ya da yerinde restore edilmiştir. Daha önce de belirttiğimiz gibi 2 mm yüksek bırakılan ve beyaza boyanan yeni sıva üzerinde tamamlanmamıştır.

Elektrik ve Mekanik Donanımı

Yapıda yangına karşı bir önlem olarak hiç bir alevli ocak kullanılmamıştır. Mutfak çok dikkatli bir projelendirme ve donatma sonrasında elektrikle enerjilendirilmektedir. Kalem işleri de göz önünde bulundurularak sıva üstü kanallı bir elektrik donanımı yapılmıştır.

Isıtma için termostatik kontrollu panel radyatörler kullanılmış ancak bunlar sedirlerin arkasına yerleştirilerek, gizlenmiştir. Özgün yapıda atıkların toplandığı kubur kazan dairesi olarak donatılmıştır. Yapı yer altında bulunan bir tankta depolanan LPG ile ısıtılmaktadır.