 |
|
SABİHA GÖKÇEN ULUSLARARASI HAVALİMANI, İstanbul
KÜNYE
YARIŞMA PROJESİ |
: EAA – EMRE AROLAT ARCHİTECTS |
|
EMRE AROLAT, GONCA ÇIRAKOĞLU |
PROJE EKİBİ |
: EAA – EMRE AROLAT ARCHİTECTS ABDURRAHMAN ÇEKİM, ORHUN ÜLGEN,
NATALİ TOMBAK, HALE İKİZLER, SERDAR TERCAN, NAZLİ TEKİN SARIYAR
|
İŞVEREN |
: HEAŞ |
PROJE TARİHİ |
: 2006 |
Sabiha Gökçen Havalimanı Dış Hatlar Terminali, İstanbul gibi bir metropolün giriş ve çıkış kapısı olması nedeniyle, sadece kullanışlı, ekonomik, ve çağdaş teknolojik normlara sahip olmanın ötesinde, çok ağır ve önemli bir kültürel sorumluluk olarak ele alındı. Farklı alanlardaki birçok etkinlik, fuar, sergi, gösteri ve kongrenin kenti bulunduğu coğrafyanın merkezi kılması ve cazip bir “destinasyon” haline getirmesi önemsendi. Yapının salt terminal işlevleri dışında kültürel ve ticari değerinin önemi vurgulanarak, lokanta, otel gibi mekanlar günlük hayatta yakın çevrenin kullanacağı cazibe merkezleri olarak tasarlandı. Akışkan bir kurgu ile oluşturulan mekanlar, içeriye alınan gün ışığının farklı kotlara ulaşmasını sağlayan boşluklar, kente giriş ve çıkış kapısı olan köprü bağlantılarındaki galerili düzenleme ve iç peyzaj, yapının bilindik havalimanı standartlığından çıkarak hafızalarda yer edecek duyusallığa sahip olmasını sağladı.
Yapı, hemen yanındaki alanda mevcut olan terminal yapılarının yayvan tonozların tekrarı ile oluşturulan mimarisi ile kuracağı kitlesel ilişkinin biçimi önemsenerek tasarlandı. Mevcut kitlelerin ne derece tekrarlanabilir olduğu, uyum-zıtlık ve ayrışma-eklemlenme gibi birbiri ile çelişen seçeneklerin değerlendirilmesi sonucunda, yeni kitle kategorik bir farklılık göstererek ve mevcut dokuyu kendi halinde bırakarak bir “topografya-yapı” olarak düzenlendi. Alana yaklaşımda tam karşıda görüş alanına giren kitlenin insan eliyle düzenlenmiş bir topografya parçası olarak ortaya çıkması öngörüldü. Mümkün olan en fazla köprünün yerleştirilmesine olanak tanıyan uzun iskele ile, buna takılan benzer genişliklerdeki terminal ve katlı otopark kitleleri, betonarme ızgara sistemi ile oluşturulan “örtü” ile bir araya getirildi. Alttaki yapının program verileri ve kitlesellikleriyle kimi yerde hafifçe kırılan, ince doğrusal yarıklarla iç alanlara gün ışığının süzülmesine olanak veren bu örtü, dev yapıyı neredeyse görünmez kıldı. Örtü üzerindeki peyzaj katmanı, sürekli bakım gerektirmeyen ve üzerindeki bazı bögelerde ot bürümesi beklenen bir tasarım olarak geliştirildi. Böylece örtünün zaman içinde bulanıklaşması ve neredeyse yavaşça doğaya karışması hedeflendi.
|