MART 2025
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 |
 
    Basın Açıklamaları
     
    Basın Açıklaması : Ayrıcalıklı Yatırımlara “Özel Yasa”lar Çıkartılıyor

    11 Eylül 2005

    Ayrıcalıklı Yatırımlara “Özel Yasa”lar Çıkartılıyor

    MİMARLAR ODASI MERKEZ YÖNETİM KURULU BURSA’DAKİ TOPLANTISINDA YAPTIĞI DEĞERLENDİRMELERDE;

    “AYRICALIKLI” YASALARLA ÇEVRE DEĞERLERİMİZİ HİÇE SAYAN “CARGİLL”İN SADECE İZNİK ve BURSA İÇİN DEĞİL,

    TÜM ÜLKEMİZ İÇİN ULUSAL ONURUMUZU RENCİDE EDEN KÜRESEL BİR DAYATMA YATIRIMI OLDUĞUNU SAPTADI.

    Son yıllarda Bursa’nın “çevre ve hukuk” gündeminde sürekli yer alan, İznik Gölü kıyısındaki su havzası ve tarım alanlarına kurulmuş Cargill tesisleri arazisini  “Özel Endüstri Bölgesi” ilan eden  ve   05.07.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı, küresel yatırımcıların, ulusal değerlerimizi hiçe saydıkları girişimlerinde,  siyasi erki nasıl etkileyebildiklerinin dramatik bir belgesidir.

    Konuyu bu açıdan sadece yerel ve bölgesel ölçekte değil, ulusal ölçekte önemseyen Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu, 10-11 Eylül 2005 günlerinde Bursa’da yaptığı genişletilmiş toplantısında da ele alarak, aşağıdaki görüş ve uyarılarını Bursa ve ülke kamuoyuyla da paylaşma kararına varmıştır.

    Şöyle ki;

     

    HUKUKSAL SÜREÇ ve “AYRICALIK”LI KARARLARIN İPTALİ

    Bursa İli Orhangazi ilçesi, Gemiç Köyü, Karapınar Mevkiinde  yer alan Cargill Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye ait olan ve “mısır işleme” amaçlı üretim  tesislerinin bulunduğu 200 bin  m2lik alanın Hükümetçe “korunmasını” sağlamak yerine tam tersine doğayı ve yasaları  yok sayan bir anlayışla “Özel Endüstri Bölgesi” olarak ilen edilmesi; başlangıcından beri çevre koruma hukukumuza aykırı gerçekleşen bir yatırım için, Cumhuriyet tarihimizde eşi görülmemiş bir “siyasi ayrıcalık” ve hatta açıkça “kayırma” niteliğindedir.

    Söz konusu alan, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 15.01.1996 tarih 279/4928 sayılı kararıyla  “İznik gölü ve çevresi koruma havzası “ tanımı altında yasal koruma altına alınmış bölgede kalmaktadır. 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası, bu kararlara devletin tüm kurumlarının uyması gerektiğini hükme bağlarken, Hükümetin uymaması acaba nasıl bir hukuk devleti anlayışıdır?

    Ayrıca yine aynı yer, 19.12.1990 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girmiş olan 1/25000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni Planı’nda,  “Tarımsal Niteliği Korunacak Alan-Sulama Alanı ve Uzun Mesafeli Koruma Alanı” şeklinde tanımlanmaktadır. İmar hukukumuzun temelini oluşturan ve Türkiye’nin yaşamsal hedefleri arasındaki “planlama disiplini” bu plan kararına yine herkesin uymasını zorunlu kılarken,  Bursa Valiliği’nin 30 Nisan 1998’de yaptığı ve Cargill firmasına bu yerde Nişasta Fabrikası kurmasını öngören plan değişikliği, ulusal kalkınmamızda özlenen  bilimsel politikaları yok saymaktır. Bu talihsiz plan değişikliğine dayalı olarak yine Valiliğin düzenlediği   17 Haziran 1998 tarihli “yapı ruhsatı” da aynı talihsizliğin ibret belgesidir. 

    Valiliğin Cargill’e sağladığı “plan” ve “ruhsat” olanaklarına karşı, Bursa’daki duyarlı sivil kuruluşların açmış oldukları davada, Bursa 2.İdare Mahkemesi’nin  1998  yılında  verdiği yürütmenin durdurulması kararı ile 2000 yılındaki planı ve ruhsatı iptal kararı ise  hukuk devleti niteliğimizin  kanıtı olmaya ne yazık ki yetmemiştir. Çünkü; bu kez de yargı kararının “işlevsiz” kılınması için Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından 1/25000 ölçekli “Çevre Düzeni Planında” değişiklik yapılarak, planda “Tarımsal Niteliği Korunacak Alan-Sulama Alanı ve Uzun Mesafeli Koruma Alanı”nda kalan Cargill tesisleri yeri, adeta bu firmanın işlevi açıkça tanımlanarak “Tarımsal Sanayi Amaçlı Nişasta Fabrikası Alanına”  çevrilmiştir.

    Bu “üst düzey kayırma”nın da iptali için  Danıştay 6. Dairesinde açılan davada da yüksek yargı, Bakanlıktan savunma almaya bile gerek duymadan, plandaki yeni tanımı da önce 1998’de, ardından da temyiz sürecinin sonu olarak 2002’de kesin hüküm olarak  iptal etmiştir.   

    YARGI KARARLARINA RAĞMEN SÜREN İNŞAATLAR

    Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin bütün bu kararlarına rağmen, Cargill tesislerinin aynı yargılama süreci içinde inşaatına başlanarak sürdürülmesi ve hatta tamamlanması, acaba ne anlama gelmektedir?

    Cumhuriyetin yasalarını ve hukukunu korumakla görevli yetkililerin gözleri önünde ve hiçbir müdahale yapılmadan gerçekleşen inşaatlar, ulusal onurumuz açısından da hüzün vericidir.

    Bu aymazlık öylesi boyutlara ulaşmıştır ki yine Valilik tarafından aynı hukuk dışı inşaatlara 2000 yılında  “Deşarj İzin Belgesi ve Emisyon İzin Belgesi”  bile verilebilmiştir.  

     

    ÖZEL “KURTARMA” VE “KAYIRMA” YÖNETMELİKLERİ

    Böylesi bir siyasi kayırmanın doruğa çıkan tutumları ise yine sadece Cargill’in varlığını ve çıkarlarını korumaya dönük olarak yayımlanan yönetmelikler ve hatta TBMM’nden çıkartılan yasal düzenlemelerdir.

    “Tarım Alanlarının Tarım Dışı Gaye ile Kullanılmasına Dair Yönetmelik” 26.08.1998 tarih 23445 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklikle  birinci sınıf tarım arazileri üzerinde sanayi tesisi kurulmasına olanak sağlayacak şekle getirilir…  Yönetmelik değişikliğini,   Ziraat Mühendisleri Odası tarafından açılan dava sonucunda,  Danıştay 6. Dairesi iptal eder. Ancak, aynı yönetmelik değişik anlatımlarla ama “aynı kuralları” içerecek şekilde yeniden yayımlanır…

     

    ÖZEL “İMAR AFFI” YASASI

    Cargill’e yönetmeliklerle sağlanan ayrıcalıklar de bu gibi davalarla iptal edildikçe, Hükümetin artık son çaresi “yasa” çıkartmaya kalmıştır. Çünkü yasalara meslek odaları, yurttaşlar ve sivil toplum kuruluşları dava açamamaktadır.

    Nitekim, beklenen yasa Temmuz ayı başında TBMM’nden geçirilerek, Mimarlar Odası’nın ev sahipliğinde İstanbul’da yapılan Dünya Mimarlık Kongresi’nin açılış günü, yani  3 Temmuz 2005’de yürürlüğe girmiş ve hem Cargill’e, hem de  tarım alanlarını işgal eden diğer benzer hukuk dışı tesislere imar affı getirilmiştir.

    Aynı gün yine Dünya Mimarlık Kongresi’nin açılışındaki konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu kongre sonuçlarından “yararlanacaklarını” söylediği saatlerde, mimarlık ve şehircilikle ilgili tüm ulusal ve uluslararası belgelerde reddedilen “plansızlığın ve yasadışılığın” meşrulaşması,  ülkemizde siyasi söylemin aynı zamanda “samimiyetsizlik” anlamına geldiğinin de yeni bir kanıtı olmuştur.   

    5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun geçici 2. maddesi, “11.10.2004 tarihinden önce tarım arazileri; gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış ve tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise söz konusu arazinin istenilen amaçla kullanımı için, altı ay içerisinde Bakanlığa müracaat edilmesi, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş Yeni Türk Lirası ödenmesi şartıyla izin verilir.” hükmü ile, Cargill’e ve tüm benzer kaçak kurulan tesislere “para karşılığı af” getirmektedir.  

     

     … VE ÖZEL “BAKANLAR KURULU” KARARI.

    İşte böylesine ayrıcalık ve kayırma anlayışına dayalı yasal düzenlemelerin ardından, Bakanlar Kurulu’nun yine Cargill tarafından hukuk dışı kullanılan göl kenarındaki tarım arazilerini  “Özel Endüstri Bölgesi” ilan eden kararı, tanımlamasında bile açıkça itiraf edildiği şekilde “özel” bir destek kararıdır.

     Onca yargı kararlarına, onca yasalara, çevre ve korumayla ilgili onca uluslararası sözleşmeye ve hepsinden önce İznik Gölü kıyılarının sahip olduğu onca değerli doğal, tarımsal ve ekolojik değerlerin açıkça varlığına ve devletin kurumlarınca alınmış koruma kararlarına rağmen, Hükümetin bütün bu ulusal onur ve yaşam değerlerimizi gözardı edercesine Cargill’e verdiği hukuka aykırı desteği, Bursa’dan tüm ulusumuza şikayet ediyoruz.

    Bakanlar Kurulu’nun bu kararına karşı da TMMOB tarafından açılan iptal davasının sonuçlarının, hukuk devletimiz ve ulusal onurumuz açısından yaşamsal değer taşıdığını bir kez daha anımsatıyoruz…

     

    Saygılarımızla,

    MİMARLAR ODASI
    Merkez Yönetim Kurulu

     

    TMMOB MİMARLAR ODASI
    MERKEZ YÖNETİM KURULU

    Bu icerik 1120 defa görüntülenmiştir.