MART 2025
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 |
 
    Basın Açıklamaları
     
    MİMARLAR ODASI DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ BİLDİRİSİ : Küresel İklim Değişikliği Artık Bir Tartışma Değil Bütün İnsanlığın Ortak Temel Gündemi Olmalıdır

    4 Haziran 2007

    DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ BİLDİRİSİ

    ERİYEN BUZ: YAKICI BİR GÜNDEM

     

    KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ARTIK BİR TARTIŞMA DEĞİL BÜTÜN İNSANLIĞIN  ORTAK TEMEL GÜNDEMİ OLMALIDIR

     

    5 Haziran 2007

     

    Dünya Çevre Günü, Birleşmiş Milletlerin 1972 yılında toplanan Genel Kurulunda kabul edildi ve aynı süreç içinde “Birleşmiş Milletler Çevre Örgütü” kuruldu. Dünya Çevre Günü etkinlikleri her yıl 5 Haziran’da bir ana tema altında düzenlenmekte ve çevre konusundaki duyarlılığın gelişmesi için önemli bir araç olarak görülmektedir. 2007 yılının aynı zamanda Dünya Kutup Yılı olmasından da yola çıkarak tema “Eriyen Buz: Yakıcı bir Gündem” olarak belirlenmiştir. Bu yılki etkinliklere Norveç’in Tromso kenti ev sahipliği yapacaktır.

     

    Seçilen bu tema, iklim değişikliklerinin kutuplardaki ekosistemler ve topluluklar üzerindeki etkisini ve bunun giderek dünyadaki değişimlere yansımasını odak noktası olarak almaktadır. Dünya Çevre Günü’nün gündeminde ayrıca, çevresel sorunlara tekrar dikkat çekmek, insan yaşamının sürdürülebildiği ve eşitlikçi bir geleceğin etkin öğesi olmasını, toplumların çevresel konulara karşı değişen yaklaşımlarda asıl unsur olmalarını, tüm insanların ve ulusların daha emin ve zengin bir geleceğe sahip olması için işbirliği yapmalarını sağlamak bulunmaktadır.

     

    Birleşmiş Milletler Çevre Programı yöneticisi Achim Steiner, Çevre Günü nedeniyle yayınladığı mesajda şu konulara yer veriyor:

     

    ·       Kutup bölgelerine odaklanarak atmosfere salınan sera gazlarının gezegenimize olan etkisine bir ayna tutmuş oluyoruz,

    ·       Bugün kuzey ve güney kutup bölgelerinde, iklim değişmelerinden kaynaklanan olgular, tüm dünyayı yakından ilgilendirmekte ve bütün dünyanın iklim değişikliği sürecini hızlandırmaktadır,

    ·       Kutuplarda yaşayanlar, buzun erimesine neden olan emisyonları evleriyle, yollarıyla, sanayileriyle yaratan diğer insanların bu eylemlerinden olumsuz etkilenmektedirler,

    ·       Tüm bu göstergeler, küresel iklim değişikliğine karşı gerekli önlemlerin tüm ülkeler tarafından ivedilikle alınmasını zorunlu kılmaktadır.

     

    Dünyanın çevre sorunları arasında küresel iklim değişikliği giderek ön plana çıkmaktadır. Sanayileşme, teknolojik değişme ve gelişmeler, hızlı nüfus artışı ve bunun sonuçlarından biri olarak hızlı kentleşme, enerji üretimine yönelik kaynak kullanma vb. girdilerin hemen tümü insan eliyle oluşmuştur ve insanlık kendi yaşamını tehdit etmeye başlamıştır.

     

    Küresel yüzey sıcaklıklarında 19. yüzyılın sonlarında başlayan ısınma, hemen her yıl bir önceki yıla göre artmaktadır. Bu bağlamda 1990–2100 dönemi için 1,4 C° ile 5,8 C° arasında bir artış olacağı öngörülmektedir. Bu artış birçok ekosistemi olumsuz etkileyecek, su kaynaklarının kalitesini azaltacak, iklimde bölgesel değişiklikler oluşturacak, insan yaşamını doğrudan etkileyecek birçok benzer olumsuzluğu beraberinde getirecektir.

     

    Bu olumsuzlukların ülkemizi de etkilemesi kaçınılmazdır. Toplam emisyona katkı açısından dünya sıralamasında en başlarda olmamasına karşın, iklim değişikliğinin en önemli belirleyicisi olan karbondioksit emisyonunun artış hızı açısından başta gelen ülkelerden biriyiz ve açıkça çölleşme tehdidini doğrudan yaşayan bir coğrafyadayız.  Hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak hızlı kentleşme, fosil yakıta bağımlı bir ulaştırma politikasını uygulamamız, doğal kaynakların bizden sonraki nesillerin de yararlanacağı düşünülmeden sorumsuzca kullanılması, doğal çevrenin üç önemli bileşeni olan hava/toprak/suyun kirletilmesinin bir hak olarak görülmesi, önlemlerin çoğunlukla kâğıt üzerinde kalması ve yok sayılması, eğitim süreçlerinde çevre duyarlılığına yer verilmemesi, çevreyle olan ilişkilerimizdeki önemli handikaplardır.

     

    Küresel iklim değişikliğinin ve çevre sorunlarının mimarlık eğitiminin ve mimarlık pratiğinin ne kadar içerisinde olduğunun da şüphesiz sorgulanması gerekiyor. Sorun küresel çevre sorunlarının bir araştırma konusu olarak üniversitelerde yer alması değil, bunun mimarlık pratiğimize, günlük yaşamımıza henüz yansımamasıdır. Bu hayati konunun bilim kurgu romanlarından, bilim teknik dergilerine kadar ilgilisinin okuduğu ve derinleştiği bir uzmanlık alanı olmaktan çıkması, meslek uygulamalarının içine, imar mevzuatına, yönetmeliklerimize ve tabii ki daha yaygın biçimde eğitimimize girmesi kaçınılmazdır, kaçınılmaz olmalıdır.

     

    Uluslararası Mimarlar Birliği de bu gerekçelerden hareketle, 2007 yılı Dünya Mimarlık Günü temasını “sıfır emisyonlu mimarlığı aktarmak” olarak belirlemiş ve bu temanın işlenmesini önermiştir. Önümüzdeki dönemde çevre konularının daha sık gündemimize gelmesi ve konunun meslektaşlarımızca içselleştirilmesi ve çevreye daha duyarlı bir mimarlığın yapılabilirliğinin tartışılması artık temel gündemimizdir.

     

    Yaşamımızda gereksinme duyduğumuz yapılar, yapı grupları ve bunların bir araya gelerek oluşturdukları yerleşmelerimiz çevremizin en önemli bileşenleri arasındadır. Son yıllarda izlenen çevre değerlerine duyarsız ve onlardan kopuk olarak gerçekleştirilen planlama ve mimari tasarımlar; kısa sürede üst düzeyde rant elde etmeyi amaçlayan, ancak bu davranışın orta ve uzun vadede oluşturacağı olumsuz etkilerini göz ardı eden uygulamalar, kişileri doğal çevrelerinden kopartmakta, çevre değerleri yitirilmektedir.

     

    TMMOB Mimarlar Odası mimarlık ürünlerinin oluşumu sürecinde;

    ·       Mimari tasarımların çevreye duyarlı olarak gerçekleştirilmesini,

    ·       Yapı üretim süreçlerinde küresel iklim değişikliğini önleyecek teknolojilere öncelik verilmesini,

    ·       Ekolojik mimarlık, ekolojik planlama, çevre dostu yapı gibi kavramların sadece birer akademik sözcük olmaktan kurtarılıp uygulamada etkin olarak yer almasını,

    ·       Yapıların çevreye olan etkilerinin değerlendirilmesi ve denetlenmesi süreçlerinin, meslek odalarınca etkin olarak işletilmesini,

    ·       Konunun her ölçek ve düzeydeki eğitim kademelerinde ve özellikle mimarlık okullarında ele alınmasını bu alanda sağlanacak ilk katkılar arasında görmektedir.

     

    Bu dönem çalışma programımızın temelini oluşturan “Türkiye Mimarlık Politikasına Doğru Mimarlık ve Kent Buluşmaları” kapsamında gerçekleşen buluşmalarda, konu turizm, ulaşım ve kıyı planlaması boyutlarıyla dile getirilmiş, göç bağlamında da “küresel iklim değişikliğine bağlı olası göçler” konusuna da vurgu yapılmıştır. Bu bağlamda, geleceğe yönelik bir politika oluşumunun önemli dayanaklarından biri de “küresel iklim değişikliği” olarak karşımıza çıkmaktadır.

     

    Mimarlar Odası, bu noktanın yaşamsal önemi olduğunu vurgulamakta, artık geri dönülmez bir aşamaya gelmek üzere olan iklim değişikliği olgusunun tüm kesimlerce, ancak özellikle dünya ekonomik sistemini belirleyen, yöneten güçlerce daha fazla zaman kaybetmeden ciddi önlemler alınması gerektiğini hatırlatmaktadır.    

     

    Dünyamızı geri dönüşü olmayan bu yola sürükleyenler, yaptıkları tüketim toplumunun geleceği olmadığını ve bizden sonraki nesillerin yaşama haklarını ellerinden aldıklarını bilmelidirler.

     

    Unutulmamalıdır ki gideceğimiz başka bir dünya bulunmamaktadır.

     

     

    Bu icerik 1228 defa görüntülenmiştir.