7 Şubat 2008
AKP – MHP beraberliğiyle TBMM’ye getirilen Anayasa değişikliği önerisi toplumda büyük gerilim yaratmış ve laikliğin daha da zedeleneceği endişesi topluma egemen olmuştur. Mimarlar Odası ülkemizin çok önemli sorunları ele alınmayı ve çözüm için çaba gösterilmesini beklerken; türban konusunun gündeme getirilmesinden, getiriliş şekli, öneriyi savunanların geçmişteki söylemleri ve bugünkü uygulamaları dikkate alındığında haklı olarak kaygı duymaktadır.
Ülkemizde özgürlük alanında çok ciddi sorunlarımız vardır.
- Terörün, kentlerden en ücra köşelere kadar, yaşamın bir parçası olarak yıllardan beri sürdüğü ülkemizde, en temel insan hakkı olan yaşama hakkının ciddi biçimde zedelendiğinin görülmesi, çaresinin aranması, bu konunun öncelikli olarak ele alınması gerekmez mi?
- Milyonlarca insanın devletin rakamlarına göre açlık sınırının altında yaşadığı ülkemizde, çalışma alanlarının, istihdamın artırılması, insanların yardıma muhtaç olmadan yaşayabilme, evini geçindirebilme, geleceğine güvenle bakabilme ortamlarının sağlanmasına öncelik verilmesi gerekmez mi?
- Düşünce ve basın özgürlüğünün kâğıt üzerinde kaldığı ülkemizde, hapishanelerde düşünce suçlusu bulundurma ayıbını taşıyan bir ülke olmaktan kurtulmamız, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki hukuki engelleri kaldırılmamız gerekmez mi?
Ama biz “türban özgürlüğü”nü tartışıyoruz.
Üniversitelerimizin çok ciddi sorunları var.
- Her geçen gün eğitime ayrılan kaynakların kısıldığı; yeterli eğitmen ve altyapının sağlanamadığı koşullarda bile sürekli yeni üniversitelerin açıldığını görüyoruz.
- 1982 Anayasası’nın ürünü olan YÖK’ün üniversite özerkliğini sağlamanın önünde engel olarak durduğunu görüyoruz.
- Eğitimin “zarar” etmesinin önüne geçmek için paralı eğitimin teşvik edildiğini, eğitim almanın her vatandaşın doğal bir hakkı olmaktan çıkarılarak bir yardım konusu haline getirilmek istendiğini görüyoruz.
- Üniversitelerimizin verdiği diplomaların uluslararası alanda denkliğinin sağlanamadığını, eğitimin niteliğinin düştüğünü, üniversitelerin meslek yüksek okulu derekesine indirildiğini görüyoruz.
Ama biz, üniversitelerin bunca sorunu dururken “türban özgürlüğü”nü tartışıyoruz.
Din ve inanç özgürlüğü konusunda çok ciddi kaygılarımız var.
- İlk ve orta öğretimde zorunlu din dersi verilmesinin, bu derslerin özellikle din ve inanç özgürlüğünü zedeleyecek bir içerikte ve bunu gözetmeyen eğitmenlerce verilmesinin gençlerimiz üzerinde telafisi olanaksız izler bırakacağını düşünüyoruz
- İmam hatip liselerinin sayısının sınırlandırılması gerekirken, normal lise statüsüne getirilmek istendiğini; mezunlarının en yüksek idari mevkilere kadar gelebildiklerini görüyor, din eğitimi almış olanların tercih edildiği kadroların yönetiminde din ve vicdan özgürlüğünün sağlanamayacağı endişesini taşıyoruz.
- Kendi dini inancını farklı bir şekilde yaşamak isteyenlerin, ister birkaç bin kişi, isterse milyonlarca olsunlar, yasaların teminatı altında özgürce davranabilecekleri bir ülke olabilmeyi yürekten diliyoruz. Ama ne yazık ki Kahramanmaraş ve Çorum olaylarının, Sivas Madımak katliamının acısını hâlâ yüreklerimizde duyuyoruz. Rahiplerin öldürüldüğü, üstelik öldürenlerin kahraman ilan edildiği ülkemizde, farklı dine, mezhebe mensup olanlara karşı geliştirilen kışkırtıcı söylemin ifade ve ibadet özgürlüğünü zedelediğini kaygıyla görüyoruz.
Ama biz, türban takmayanların, oruç tutmayanların özgürce eğitime katılabilecekleri konusunda hiçbir güvence söz konusu edilmezken, din ve inanç özgürlüğü adına “türban özgürlüğü”nü tartışıyoruz.
Kadın hakları konusunda ülkemizde çok ciddi sorunlar var.
- Cumhuriyetin 85. yılında hâlâ daha kampanyalarla okula gönderilmesini istediğimiz kızlarımızın en temel eğitim hakkından bile yoksun bırakıldıklarını görüyoruz.
- Baba ve koca kıskacı altında yaşayan kadınlarımızın, ancak töre cinayetlerinin kurbanı oldukları zaman, kamuoyunun dikkatini sınırlı bir süre için çekebildiklerini, sonra yine kaderleriyle baş başa bırakıldıklarını izliyoruz.
- Ev hayatının köleleştirici etkisini üzerlerinde taşırken, çalışma ortamının türlü zorluklarını da üstlenmek durumunda olan, eşit işe eşit ücret alamayan, ama hayatın yükünü eşitçe paylaşma adına her türlü güçlüğü göğüsleyen kadınlarımızın çok ciddi sorunları olduğunu görüyoruz.
Ama biz, kadınlarımıza, genç kızlarımıza özgürlük adına sadece “türban”ı bahşediyoruz.
Ülkemizin pek çok sorunu vardır; özgürlükler, herkese eğitim hakkı, din ve inanç özgürlüğü, kadın hakları, uğruna çaba göstermemiz gereken pek çok sorunun şüphesiz en önemlilerindendirler. Bunların çözülmesi ve geleceğimizin geçmişin karanlığıyla örtülmemesi doğrultusunda gösterilen her türlü çabayı önyargısız ele almak ve değerlendirmek isteriz.
Ama biz, gelişmelerden ciddi endişe duyuyoruz.
- Din ve laiklik adına yapılan tartışmaların, paylaşımcı, uzlaşmacı ve demokratik bir tartışma çerçevesinde değil, bir dayatma, bir aritmetik çoğunluk mantığıyla getirildiğini ve sürdürüldüğünü görüyoruz.
- Temel hak ve özgürlüklerin bir bütün olarak ele alınmadığını, öneri sahiplerinin “türbanla okula gitme özgürlüğü” dışında başka bir özgürlük konusunda tek kelime etmediklerini görüyor, geçmişteki icraatlarıyla da bu konuda güven veren bir duruşlarının olamayacağını biliyoruz.
- “Türban” veya “başörtüsü” ayrımını, bunların nasıl bağlanıp, bağlanmayacağını yasalarca belirleyen bir ülke olma ayıbına düşmek istemiyoruz.
Herkesin eğitim hakkına kavuştuğu, inanç özgürlüğüne saygı gösterildiği, kimsenin düşüncesinden, cinsiyetinden, etnik kökeninden dolayı dışlanmadığı, ötekileştirilmediği bir ülke olma özlemini aklımızda ve yüreğimizde taşıyoruz; yalnız olmadığımızı da biliyoruz.
Geleceğin aydınlık Türkiye’sinin en büyük güvencesi bu düşünceyi paylaşanların birlikteliğidir, geleceğimizin karatılmasına izin vermeyelim.
Bu icerik 1112 defa görüntülenmiştir.
|