17 Mart 2014
1925 yılında Mustafa Kemal tarafından satın alınan ve 1937 yılında vasiyeti ile Cumhuriyetin çağdaş tarım ilke ve uygulamaları için devlete emanet edilen, 1950 yılında çıkarılan 5659 sayılı Kanun ile resmi statüsüne kavuşan “Atatürk Orman Çiftliği” (AOÇ) Erken Cumhuriyet Dönemi mirası olmasının yanı sıra Ankara’nın en önemli kentsel yeşil alanını oluşturmaktadır.
Ancak, 1983 yılına kadar olan süreçte, AOÇ arazisi çeşitli kurum ve kuruluşlara devredilmek ya da satılmak suretiyle küçülmüş, ardından 1993 yılında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 1. Derece Doğal ve Kültürel Sit Alanı olarak ilan edilmek suretiyle koruma altına alınmıştır.
AOÇ arazisi, AKP İktidarları döneminde, kısa erimde “rant” elde etmek ve Cumhuriyet mirsını yok etmek amacıyla “ortak akıl, çağdaş bilimsel ölçütler, demokrasi ve hukuk normları” yok sayılarak alınan “yağma ve rant” kararları ile yaşam değerlerimizi ve toplumsal geleceğimizi tüketen kentsel politikalarının hedefi olmuştur.
Bu amaçla önce 2006 yılında kanunlarda yapılan değişiklikle Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne AOÇ üzerinde her türlü imar yetkisi tanınmıştır. Ardından 2007 yılında parçacı uygulamaları meşrulaştıran ve alanı bütüncül olarak “ranta açmayı” hedefleyen planlar ve planları onaylayan Belediye Meclis Kararının iptali istemiyle Meslek Odaları tarafından dava neticesinde, Ankara 13.İdare Mahkemesince 2008 yılında planlar iptal edilmiş, 2010 yılında Danıştay tarafından karar onanmıştır.
Yargı süreçleri devam ederken Ankara Büyükşehir Belediyesi AOÇ’ye dair yeni bir plan hazırlamış ve 2010 yılında Meclis kararı ile uygulamaya koymuş, doğu-batı ve kuzey-batı yönünde otobanlar inşa ettirmiş ve önemli ölçüde yeşil alanı tahrip etmiş çiftlik ve orman niteliğinin kaybolmasına olanak tanımıştır.
Atatürk Orman Çiftliği Alanları Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve bu planın eki olan Ulaşım Planı hakkındaki yargı süreci devam ederken ve Büyükşehir Belediyesinin inşaat faaliyetleri son hızla sürerken, 2011 yılında AOÇ’nin 1. Doğal ve Tarihi Sit alanı statüsü 3. Derece Doğal Sit alanına dönüştürülmüş ve Tarihi Sit statüsü kaldırılmıştır. Ardından 2012 yılından itibaren Meslek Odalarının açtığı sayısız dava sürerken, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ, Orman Bakanlığı ve Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun işbirliği ile kamuoyunda “Ak Saray” olarak da bilinen “Başbakanlık Hizmet Binası” inşaatı başlamıştır.
AOÇ’de inşaatı devam eden Başbakanlık Hizmet Binası ile ilgili Meslek Odalarının tarafından yargıya taşınan sit statüsünün kaldırılması kararını, 11. İdare Mahkemesi’nin 23 Şubat 2014 tarihinde iptal etmesi ve yürütmeyi durdurma kararı vermesi “hukuksuzluk ve doğa katliamının” sona ermesi için bir umut olmuştur. Ancak, Başbakan Erdoğan'ın yargı kararını uygulamak yerine, "Güçleri yetiyorsa yıksınlar!" ifadesi ile “yargıya ve topluma” karşı meydan okuması, sürecin hukuka aykırı biçimde devam ettirileceğini açıkça ortaya koymaktadır.
Nitekim, bu süreç devam ederken, ilgili yürütmeyi durdurma kararının ardından Çiftlikte yapılacak yeni binalar için TOKİ tarafından düzenlenen ihale ile AOÇ eski bira fabrikası alanında TBMM Kongre ve Kültür Merkezi yanı sıra düğün salonu, arşiv merkezi, spor kompleksi gibi yapılar için harekete geçildi. Bu planlarla Meslek Odaları tarafından ilgili açılan dava da ise Danıştay bir kez daha yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.
Hukukun üstünlüğünün esas olduğu ülkelerde “Yargı kararlarını uygulamayan” ülke yöneticilerinin bir gün dahi iktidarda kalmaları mümkün değilken; İktidarın bütün paydaşlarının yargı kararlarını hiçe sayan uygulamaları ve sayısız yargı kararına rağmen AOÇ yağması devam etmektedir.
Bu çerçevede Mimarlar Odası olarak, AOÇ’de devam eden hukuksuzluğun takipçisi olmaya devam edeceğimizi kamuoyunun dikkatine sunuyor, tüm duyarlı kesimleri Cumhuriyet’in mirası Atatürk Orman Çiftliği’ni koruma mücadelesine destek vermeye çağırıyoruz.
TMMOB MİMARLAR ODASI
Bu icerik 879 defa görüntülenmiştir.
|