6 Mart 2015
Yaklaşık otuz dokuz milyon kadının yaşadığı ülkemizde; kadına yönelik şiddet ve baskı her geçen gün artmakta; cinsiyet rolleriyle şekillenen toplumsal yapı, siyasal iktidar tarafından kadınların temel hak ve özgürlüklerine yapılan muhafazakâr müdahalelerin meşru temeli haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Bilimsel şehircilik ilkelerine bağlı planlama politikaları yerine rant politikaları ile şekillenen kentlerimizde; kadınların uğradığı toplumsal baskı ve şiddetin görünürlüğü yapılaşma yoluyla engellenmektedir. Yakın dönemde yaşanan kadın cinayetleri; ulaşım, kentleşme ve yapılaşma politikalarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğindeki rolünü günışığına çıkarmıştır.
Dünyanın neresinde olursan olsun kadınlara uygulanan sömürüye ve kadınların hayatın tüm alanlarında karşılaştıkları baskıya karşı yürütülen mücadeleyi simgeleyen bir gün olarak kutlanan Dünya Kadınlar Günü’nde Mimarlar Odası olarak; kadınların karşı karşıya kaldıkları baskı ve şiddetin önlenmesinde öncelikli hedefin cinsiyet temelli eşitsiz yapıya karşı mücadele olduğu inancını taşıyoruz.
Giderek yaygınlaşan ve artan kadına yönelik şiddet sorunu küresel ekonomik krizler ve gericileşen siyasi iktidar nedeniyle; güvencesizlik, yoksulluk, işsizlik, sömürü ve ayrımcılık yoluyla daha da vahimleşerek sürmektedir. Kadınların; eşit iş karşılığında eşit ücret kazanması, kendi hayatını etkileyen kararlarda eşit derecede söz sahibi olması, çocuk sahibi olmak isteyip istemediğine ve istiyorsa ne zaman ve kaç çocuk sahibi olmak istediğine karar verebilmesi ve ekonomiye katılımını engelleyen ayrımcılığın sonlandırılması merkezi politikaların temelini oluşturmalıdır.
Resmi verilere göre ülkemizde kadınların işgücüne katılım oranı erkeklerin üçte biridir ve bu oran Avrupa Birliği üye ve aday ülkeleri arasındaki en düşük oran olmakla birlikte son bir yıl içerisinde gerilemiştir. Türkiye’de kadınların üst düzey yönetici pozisyonlarındaki yer alma oranı erkeklerin hala onda biriyken, kadınlar hala siyasi alanda erkeklerden daha az yer almakta ve eğitim düzeyi azaldıkça işgücüne daha az katılmaktadırlar. Ancak ülkemizde kadınların temel eğitime erişim oranı da erkeklerin erişim oranından beş kat daha düşüktür.
Ülkemizde mesleğimizi de yakından ilgilendiren çevresel ve kentsel yıkım politikaları ile doğayı baskı altına alan müdahaleler tüm insanlık için temel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Cinsiyet rolleriyle şekillenen, doğuştan gelen bedensel farklılıklara bağlanamayan tüm sosyal ve kültürel etmenlerin oluşturduğu eşitsiz bölünmeyle kurulan toplumsal yapı ise; öncelikli olarak kadınları etkilemektedir.
Bu nedenle kadın ile erkek eşitliğine dayalı; politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve diğer alanlardaki insan hakları ve temel özgürlüklerin tanınmasını, kullanılmasını ve yararlanılmasını engelleyen hiçbir ayrım, mahrumiyet ve kısıtlamanın yaşanmadığı bir gelecek dileğiyle kadın meslektaşlarımızın ve tüm kadınlarımızın gününü kutluyoruz.
TMMOB MİMARLAR ODASI
Bu icerik 1271 defa görüntülenmiştir.
|