25 Nisan 2016
64.Hükümet Programı ve 2016 Yılı Eylem Planında yer alan hedeflerin gerçekleştirilmesi gerekçesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan “65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”, Plan ve Bütçe Komisyonu’nca farklı Kanun Teklifleri ile de birleştirilerek Meclis Genel Kurulu’na iletilmiş ve 14 Nisan 2016 tarihli 73.Birleşimde kabul edilerek kanunlaşmıştır.
6704 Sayılı Torba Kanun ile 3194 Sayılı İmar Kanunu, 4342 Sayılı Mera Kanunu, 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun dahil olmak üzere pek çok Kanunda değişiklik getirmektedir. Bu değişikliklerin önemli bir bölümü “Kanal İstanbul” olarak bilinen projenin yasal altyapısını oluşturmaktadır.
10 Aralık 2015 tarihinde Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan 64.Hükümet 2016 Yılı Eylem Planı’nda, İstanbul’un yaşam alanlarını betonlaştıracak, büyük çevre sorunlarına neden olabilecek, kamu yararı yerine özel çıkarları amaçlayan Kanal İstanbul için yasal düzenleme yapılması, Ekonomi, Finans ve Ticaret alanında gerçekleştirilecek reformlar içerisinde tariflenmiş, bunun için ise son tarih 21 Haziran 2016 olarak belirlenmişti. Kamulaştırmalar ve arazi alımlarının yürütüldüğü, projeye dair tanıtım videolarının paylaşıldığı “Kanal İstanbul’un yapılabilmesi için mevzuat düzenlemeleri Torba Yasa ile getirilmiş ve projenin önü açılmıştır.
3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 5., 11. ve 18. Maddelerinde getirilen düzenlemeler yoluyla; Kanal İstanbul Projesi’nin yasal tanımı yapılmış, Hazine ve özel idareye ait alanların imar planı kararıyla Kanal İstanbul için kullanılabilmesinin, Kanal İstanbul için gerekli arazilerin düzenleme ortaklık payı olarak bedelsiz elde edilmesinin önü açılmıştır.
4342 Sayılı Mera Kanunu’na getirilen ek madde ile ise; İstanbul İli Avrupa Yakası Proje Alanları kapsamındaki mera, kışlak ve yaylakların vasıflarının; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nca herhangi bir gerekçeye dayandırılmaya ihtiyaç duyulmadan kaldırılabilmesi ve bu alanların Hazine adına tescil edilebilmesi sağlanmıştır. Böylece, Kanal İstanbul Projesi gibi İstanbul’un kuzeyini ve batısını yapılaşmaya açan projeler için mera, kışlak ve yaylakların kullanımı mümkün olacaktır.
Torba Kanun ile ayrıca; afet riski gerekçesiyle gerçekleştirilen dönüşüm projeleri yoluyla yapılan rant paylaşımının artırılarak sürdürülmesi için 3194 Sayılı İmar Kanunu ile 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’da düzenlemeler getirilmiştir.
3194 Sayılı İmar Kanunu’na eklenen Geçici 15.Madde ile gizli “imar affı” niteliğinde bir düzenleme yoluyla yapı sahipleri kentsel dönüşüme zorlanarak; ruhsatsız veya iskansız kaçak yapılara, dönüşüme girmek koşuluyla elektrik, su ve doğalgaz hizmetlerinin verilmesi öngörülmektedir.
6306 Sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesi kararları ile temel insan haklarına ve hukuka aykırı bulunarak iptal edilen 3. ve 4.Maddelerindeki düzenlemeler, Mahkeme iptal gerekçelerini yok sayan ve kararları devre dışı bırakan değişiklikler yoluyla yeniden getirilmektedir. Buna göre; riskli alan içerisinde yer alan ancak riskli olmayan yapılar da Kanun kapsamında işlem görerek dönüşüme tabi tutulabilecektir. Ayrıca; riskli alanlar veya rezerv alanlarında uygulamayı yapan idarelerin, bu alanlardaki uygulamalar sırasında her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini durdurabilmesi, süre kısıtlaması getirilerek yeniden sağlanmaktadır.
Oysa iptal gerekçesinde Anayasa Mahkemesi, bu maddelerin Anayasanın 13. ve 35 Maddelerine aykırı olduğunu belirtmiştir. Mahkeme bu düzenlemeler yoluyla;
- Kanun ile tariflenmemiş yapılara da Kanun maddelerinin uygulanması yoluyla anayasal mülkiyet hakkının sınırlandırıldığı,
- kamu yararı ile riskli olmayan yapı sahiplerinin temel hakları arasında kurulması gereken adil dengenin bozulduğu,
tespit etmiştir.
Torba Yasa ile; Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 6.Maddesinde değişiklikler getirilerek, uygulamalarda Bakanlık, TOKİ ve İdarece yapılabilecek işlemlerin kapsamı genişletilmektedir. Düzenleme ile dönüşümün uygulanmasını zorlaştıran; “hisse sahiplerinin çoğunluğunun anlaşması” koşulu esnetilmiş, uygulama yapılacak etap, ada veya parselde hisse sahibi olan yapı müteahhitlerinin de oy kullanması sağlanarak mülkiyetlere el konulmasının yolu açılmıştır. Böylece dönüşüme katılmak istemeyen yapı veya arsa sahipleri dönüşüme katılmaya zorlanabilecek, aksi takdirde değişiklikle getirilen düzenleme gereği, arsa payları açık artırma usulüyle satılarak dönüşüme devam edilecektir.
Torba Kanun ile ayrıca; ülkemizin doğu ve güneydoğusunda yaşanan çatışma ve savaş ortamı sonucu oluşan yıkımdan yararlanılarak toplumun sosyo-kültürel yapısında ayrışmaya neden olacak dönüşüm projelerinin bütün kentlerde uygulanmasının önünü açmak üzere 6306 Sayılı Kanuna madde eklenmektedir.
Ek madde ile kamu düzeni ve güvenliğinin bozulduğu yerler, yapı veya altyapısı hasarlı alanlar gibi tanımlarla ve kamu hizmetlerinin düzenli yürütülebilmesinin sağlanması gibi genel gerekçelerle; Bakanlar Kurulunca riskli alan kararı alabilmesi sağlanmaktadır. Bu madde ile getirilen düzenlemeler, 6306 Sayılı Kanunun “afet riski altındaki alanlar ve yapılar hakkında uygulama yapılması” olarak tariflenen amacının dışına çıkmakta, Bakanlar Kurulunca uygun görülen ve karar verilen her alanda uygulama yapılmasının önünü açmaktadır.
Ek madde çerçevesinde yapılacak olan dönüşüm projelerinde kamu kaynağı kullanılarak gerçekleştirilen her türlü işin ayrıca; Kamu İhale Kanununda tariflenen “ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması” durumunda uygulanan pazarlık usulü ile yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre, Kamu İhale Kanunu’nun fiilen devre dışı bırakılması ve hukuksuz “iş dağıtım mekanizması” oluşturulması söz konusudur.
TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşan Torba Kanun ile küresel ve bölgesel ölçekteki kriz döneminde, ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanması için inşaat ve yapı sektöründe düzenlemeler getirilerek sermaye kent toprağı ve emlak rantına yönlendirilmektedir.
Oysa anayasamız; tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin korunması, tarım arazilerinin ve orman alanlarının korunması, kent ve planlama politikalarının kamu yararına geliştirilmesi için Devleti gerekli tedbirleri almakla görevlendirmiş, bunun için gerekli yasaları koymak ve önlemleri almakla yükümlü kılmıştır. Bu çerçevede yapılı çevrenin sağlıklı ve kamu yararını gözeten politikalar çerçevesinde üretilmesi, kamu yönetiminin, merkezi ve yerel yönetimlerin, meslek mensuplarının, meslek kuruluşlarının ve ilgili tüm kesimlerin ülke adına ortak sorumluluğudur.
Mimarlar Odası olarak; yaşanabilir çevre hakkını engelleyen, tarihi ve doğal dokuyu tahrip eden ve kültürel değerleri yozlaştıran merkezi-yerel yönetim politikalarıyla oluşturulan torba kanunun sağlıksız ve düzensiz kentleşmeye yol açacak, şehircilik bilimine ve kamu yararına aykırı düzenlemelerinin iptali için çağrıda bulunuyoruz.
Değerli kamuoyumuza saygıyla duyurulur.
TMMOB Mimarlar Odası
Bu icerik 3533 defa görüntülenmiştir.
|