13 Ocak 2005
Mimarların Diyarbakır ve Mardin buluşmasında Gaziantep ile Van kentleri de irdelendi...
'Güneydoğu kentlerine göç diğerlerinden farklı... Bilinen nedenlerle kırsaldan 'zorunlu' gelenlere karşı adeta 'ağırlayıcı' bir tutum sergileniyor...'
Bu saptamalar, Mimarlar Odası'nın 17-19.Aralık.2004 günlerinde Diyarbakır ve Mardin 'de gerçekleştirdiği 'Türkiye Kongresi'nin çağrılarında vardı. 'Kentler ve Mimarlık' için temmuzda İstanbul 'da yapılacak Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA)-Dünya Mimarlık Kongresi 'ne hazırlık amacıyla düzenlenen ulusal kongrelerde Güneydoğu buluşmasının teması da 'Göçü Ağırlayan Kentlerde İmar ve Mimarlık' tı...
UIA'nın önceki Başkanı Vassilis Sgoutas 'ın da 'göç ve yoksulluk' konusunda bir konuşma yaptığı Diyarbakır-Mardin Kongresi'nde, Diyarbakır, Van ve Mardin Valileri, Diyarbakır ve Gaziantep Büyükşehir, Van ve Mardin Belediye Başkanları ile Dicle Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü 'nün yöneticileri ve öğretim üyeleri de öğrencilerle birlikte katılımcılar arasında yer aldılar. Mimarlar Odası'nın Diyarbakır, Gaziantep, Van şubeleri ile Mardin Temsilciliği de ev sahibi oldular...
Kültür ve Turizm Bakanlığı 'nın desteği; VASCO Turizm ve Mavi Kale gruplarının da sponsorluk katkılarıyla gerçekleşen, 350 kişinin izlediği kongrenin ilk gün oturumları Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda, ikinci gün oturumları ise Büyük Mardin Oteli'nde yapıldı. Bu kentlerin yanı sıra antik Dara yerleşimindeki kültürel mirasın incelenmesini içeren geziler gerçekleştirildi.
Anadolu - Mezopotamya buluşması
'Göçü ağırlayan' bu kentlerimizin diğer ortak özellikleri binlerce yıllık 'tarihsel' likleri... Bu nedenle göçü ağırlayanın aynı zamanda 'tarih' olduğu, 'sonuç bildirgesi'nde şöyle yer alıyor: 'Anadolu ile Mezopotamya'yı buluşturan bu kentlerimizde göçün de baskısıyla oluşan tahribatlar, ulusal sorumluluklarla birlikte insanlığın ortak mirası bağlamında da ivedi önlemleri gerektirmektedir...' Nitekim, örneğin Diyarbakır'da kent surlarının çevresindeki temizleme ve düzenlemelerle birlikte İçkale 'nin kültürel merkez işleviyle topluma açılması; Mardin'de de özellikle valiliğin önderliğinde sürdürülen 'yaşatılarak koruma' ilkesine dayalı restorasyonlar; aynı amaçlarla Van ve Gaziantep'te başlatılan çalışmalar, bildirgede 'umut verici gelişmeler' olarak değerlendiriliyor.
Göçün özgün nedenleri
Mimarların Diyarbakır-Mardin Bildirisi, sadece 'köy boşaltmaları' ile değil, GAP barajlarında boğulan yerleşmelerden de kaynaklanan 'kente sığınma' sürecinde farklı bir 'göç gerçeği ve kültürünün' oluştuğunu da vurguluyor...
Bu gerçeklerin, batı bölgelerindeki gibi kent topraklarından 'yasadışı imar rantı elde eden' topluluklar yerine, doğrudan 'kent mekânlarında' barınmaya çalışan yoksul kesimler yarattığı vurgulanan bildirgede, 'göç mağduru' tarihsel miras içinse şunlar belirtiliyor: 'Kültürel mirasın yaşatılmasını önemsemeyen politikalar sonucunda yıllardır metruk ve sahipsiz kalan eski yapıların bir çoğu 'göç sakinlerinin' kullanımındadır. Bunun önlemi ise sadece yeni yerleşme olanaklarıyla sınırlı kalmamalıdır.
Tarihsel dokuların kentsel işlevlerle donatılması; kamusal hizmetler de dahil kent yaşamıyla bütünleşen sektörlerin eski kentte yer alması; geleneksel ticaretin ve çarşı zenginliğinin, kültür-sanat etkinliklerinin tarihi merkezlerde sürdürülmesi; lojmanlar da dahil, yeni konut gereksinmeleri için de bu bölgelerdeki sivil mimari örneklerinin onarılarak kullanımının yeğlenmesi; turizm için yine eski yapıların değerlendirildiği olumlu örneklerin yaygınlaştırılması gibi uygulamalar, göçün baskısı altında 'yalnız ve korumasız' kalan bu merkezlerin yeniden yaşatılmalarını sağlayacaktır."
'Tarihin terk edilmesi' durdurulmalıdır
Kongre bildirgesi, 'merkezdeki yıpranmaları hızlandıran metruklaşma ve yayılma alanlarında kimliksiz yapılanmalar..' şeklinde tanımlanan imar politikalarının 'kentsel kimlik değerlerine yabancılaşma'yı da körüklediğine değiniyor.
Diyarbakır'da hemen tüm yeni yatırımlar için 'Surdışı'nın yeğlendiği belirtilen bildirgede, hızla büyüyen Gaziantep'te de Kale ve çevresindeki eski dokunun yaygınlaşan kent içinde bakımsız ve korunaksız bir 'adacık' haline dönüştüğü; Van'da ise eski kent yaklaşık 100 yıl önce terk edildiğinden, mimari peyzajın artık sadece 'betonarme yapılaşma'yla biçimlendiği vurgulanıyor.
Mardin'deki, kentin dışında 'modern' bir yerleşim kurulmasına da 1980'lerde 'tarihin korunması' adına başlandığı anımsatılan bildirgede, 'Yeni Şehir'e taşınmayla birlikte merkezin 'terk edilmesine' kamusal yapıların önderlik ettiği belirtiliyor. Bu uygulamayla 'asıl Mardin'in daha da 'sahipsiz' kılındığını fark eden duyarlı kesimlerin, yaklaşık 20 yıllık kaçışın yarattığı 'yalnızlaşma'yı gidermeye dönük girişimleri de umut verici bulunuyor... Bunlar arasında 'Valiliğin' çalışmaları dışında; Mimarlar Odası ve diğer sivil toplum kuruluşlarının tarihi binalarda çalışmaya başlaması ve kimi Süryani ailelerin de bu kez 'kentlerine göç ederek' eski evlerini onarıp kullanmaya başlamaları, kültürel zenginliğin 'yeniden canlandırılarak' sürdürülmesinde önemli katkılar yaratıyor...
Katılımcıların çağrısı
Bütün bu değerlendirmeler ışığında kongre katılımcıları, 'göçü ağırlayan' kentlerdeki 'imar ve mimarlık' eylemlerinin bundan böyle olabildiğince 'tarihsel dokular içersinde yoğunlaştırılması' çağrısını yapıyorlar.
Bunun 'kültürel mirası yıpratacak yapılanma' anlamına gelmediğini, geçmişe ait kent dokusu ile bugüne ait yeni uygulamaların bu dokuya 'özenli' bir uyum içinde gerçekleşebileceğini anımsatan katılımcılar, 'eskinin terk edilmediği bir çağdaşlık' için Güneydoğu'da hâlâ geç kalınmadığına inanıyorlar...
UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Bu icerik 1156 defa görüntülenmiştir.
|